Sabah sabah aklıma takılanlar...

Biz yazarlar bir araya gelme olanağını ne yazık ki neredeyse hiç bulamayız, bulmak da istemeyiz,- ben buna her zaman açık olunmasından yana düşünce sürmüşümdür hep ileri- özellikle ülkemizde durum budur.

Sabah sabah bir takım küçük göz gezdirmeler yaparken Mehmet Ergüven'in "Yoruma Doğru" isimli kitabının 1992'deki ilk baskısının başlarındaki bir kaç vurgusu dikkatimi çekti; o nedenle onlar üzerine düşüncelerimi söylemek istiyorum:


"Sanatın özü, sürekli kendini yadsıyan bir doğrudur". İlgili kitabın önsözünde dikkatimi çeken bu vurguya benim yaklaşımım şöyle: Sanatın özü; örneğin görsel sanatları oluşturan dalların hem kendi özleri, hem de birbirleriyle ortak inşa ettikleri özler olduğuna inanırım. Öz, görsel sanatlar alanında çok nettir ve dolayısıyla bellidir; o da göz ile ilgili, plastik olandır, en son noktada formlara dayalı olandan oluşur; her şey bu dizge üzerine örgü edilir. Ortada bu öz açısından bir yadsıma değil, açık bir şekilde birbirlerinden beslenme söz konusudur.

Bir diğer vurgu da şöyle; "Ne kadar iyi niyetle yapılmış olursa olsun, sanat yapıtını çözümlemek amacıyla formüle edilen hiçbir doğrunun ömrü bizden daha uzun değildir". Bu düşünceye de katılmam, zira birincisi doğru, doğrudur, formüle edilemez; yani kendi başınalığı olan bir şeydir. Sanat yapıtını çözümlemek için, konu görsel sanatlarla ilgili ise göze dayalı, dolayısıyla plastik olanla ilgili değişmez değer olan gerçekler bellidir ve bu gerçekler belki daha bütünsel bir boyuta hizmet edebilirler, fakat değişmezler, o nedenle görsel sanat yapıtlarını anlamak isteyenlerin söz konusu plastik filozofik gerçekleri iyi bellemesi ve ıskalamaması gerekir.

Bir de kitabı açarken kullanılan Paul Valery'nin şu sözü: "Resim üzerine konuşmaya kalkışan kişi sürekli özür dilemek zorundadır". Yukarıdaki açıklamalarım ışığında görsel sanatları görsel sanatların sözlüğü üzerinden, o değişmez kendine özgü plastik filozofisi üzerinden okursanız, ortada böyle bir sorunun kalmadığını görürsünüz.

Burada bir sanat yazarının, görüldüğü üzere kendimle benzer bir işi yapan Ergüven'i değil yazdıklarını kendime muhatap aldım ve sanat bilimi ülkemizde gelişecekse, birbirimizi yazdıklarımız üzerinden bu şekilde eleştirerek ve dolayısıyla ortamı zenginleştirerek bir yere gelebilir ancak...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖZKAN EROĞLU KİMDİR?

Nasıl bir sanat eğitimi..?

Emil Nolde ve manzaraları