Kandinsky üzerine küçük bir görüşme


Soru.: Kandinsky üzerine okumalar yapınca, onun reprodüksiyonlarına bakınca çocuk saflığı dahası çocuk elinden çıkmış eserler olduğu hissine kapılıyorum. Sanat kavramı dolayısıyla sanatçının misyonu yaşadığı çağda Kandinsky algısı ile değişen, dağılan bir tavır geliştiriyor. Yanılıyor muyum? Kandinsky’nin algısı ve eserlerinin bugünün sanatına ne oranda etkisi olduğu üzerinden konuşalım isterim. Avangard sanatın neresinde Kandinsky? Onun duygusal yaratılış mitos’u nedir?
Özkan Eroğlu.: Kandinsky’nin her yapıtında ancak kısmen çocuk saflığı bulunur denmesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Sadece “Improvisation”larında, yani bir çocuk, mağara ressamı ve delilerde de bulunan içten gelerek doğaçlayarak yaptığı resimlerinde tam bir çocuk saflığı bulabilirsiniz.

Sanatçının misyonu yaşadığı çağda Kandinsky algısı ile değişen, dağılan bir tavır tabii ki sergiliyor, çünkü kuramsal anlamda da düşünen bir sanatçı tipinin ilk ciddi örneklerindendir Kandinsky. Eli kalem tutan felsefi söylemlerini çekinmeden dile getiren biridir o. Zaten kaleme aldığımız Kandinsky kitabının ismi de bunu ortaya koyar: “Sanatçı ve Düşünür Kandinsky”. Onun alt yapısı oldukça sağlamdır. Rusya’daki Ortodoks kültüründen, Alman alegorik dünyasına değin birçok şeyi eidetik (görsel hafıza) yapısı sayesinde çözüme kavuşturmayı bilmiştir. Bu durum, babasıyla teyzesinin ona kazandırdığı çocukluk ve gençlik katkıları sayesinde iyice zenginleşmiştir.
Kandinsky sanatıyla, bugünün sanatına “izlenim”, “doğaçlama” ve “kompozisyon” dizgesinde nasıl sanat yapılır mantığının yerleşmesini sağlamıştır. İzlenimle görmenin, doğaçlamayla içten gelenin, kompozisyonla da bunları terbiye etmenin ne demek olduğunu öğretmiştir 20. yüzyıl sanatına.
Onun duygusal yaratılış mitosu, gördüğünü unutmamasını sağladığı eidetik yapısından kaynak bulur ve “görüntü”ler sanatçı için çok değerlidir. Özellikle imge yönünde süvari imgesinin sıkça her resminde tekrarlanan bir letimotif olması, özellikle teyzesinin çocukken ona okuduğu bilhassa Alman ortaçağ masallarından kaynak bulduğunu göstermesi açısından önemlidir.
Kandinsky avangard sanatın, 20. yüzyılın özellikle birinci yarısı açısından önemli bir yerinde ve kendine inanan, öğretmen yapısıyla soyut sanat algısında oldukça büyük bir iz bırakmıştır.

S.: Kandinsky için hangi şehir daha özel? Moskova… Münih… Paris… Kandinsky’i hangi şehir onun sanatı gibi onu atomize etti?
Ö.E.: Moskova ve Münih’in sanatçı-düşünür Kandinsky üzerinde yerleri büyük. Moskova’yı anayurdu olarak görmesi, ilk eğitimlerini burada almasının yanı sıra, daha sonra bu şehre sanat eğitimcisi olarak da dönmesi söylemeye çalıştıklarımızı doğrular. Münih ise sanatla ilgili hemen her şeyini bir sanatçı olarak yaşadığı; sanat eğitimi, sanat yönündeki aksiyonları vb. her şeyi yaşadığı bir şehirdir. Diğer Bauhaus ile ilgili yerlerde sanat eğitimcisi, Paris’te ise Amerika davetini reddeden bir inzivaya çekilen ve sanat ortamının kendine ilgi göstereceğini hayâl eden biridir. Atomize oluş Münih’te gerçekleşmiştir; müzesi sayılabilecek yer olan “Lenbachhaus”un orada olması da boşuna değildir zaten.

S.: Sevgili Özkan Eroğlu zor bir soru sormak istiyorum. Avangard sanatın içinden Kandinsky’yi çıkarıp atsak ne değişir/mez?
Ö.E.: Çok şey değişir, hem de çok şey… Kuram ve sanat, dolayısıyla teori ve uygulamayı ortadan kaldırırsınız 20. yüzyıl sanatından. Bu da bir sanatçı zihninin önümüze açımlanıp, bizi aydınlatmasını ortadan kaldırmak demek olur ki, Kandinsky’nin o inanılmayacak derecede yan yana gelemeyecek elemanlarını kompozisyonlarında yan yana getirmesini görmememizi sağlardı ki, bu da “ve”, yani hem ben, hem sen mantığının yok olmasına, dahasına sanatta bir tekilciliğin sürüp giderek, buna bağlı kötü durumların da peşi sıra ortaya çıkmasını gündeme taşırdı diye düşünülebilir.

Görüşmeyi gerçekleştiren: Duygu Kankaytsın

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖZKAN EROĞLU KİMDİR?

Nasıl bir sanat eğitimi..?

Emil Nolde ve manzaraları